Şeairi Ahmediye Hadimleri

Şah Ahmediye Hadimleri

Yayınlarımız
Bizi Takip Edeceğiniz Sosyal Medya Platformlarımız.
Tiktok Canlı Yayın

Her Akşam 21:00-22:00

Fıkıh Soru Cevap

Takip EtMedya Takip Et

Katılım,Takip,Yorum,Beğeni,Paylaşım Yapmayı Unutmayınız.

Instagram Hesabımız

Videolarımızı buradan takip edebilirsiniz.

Takip Et

Katılım,Takip,Yorum,Beğeni,Paylaşım Yapmayı Unutmayınız.

Youtube Kanalımız

Şah Ahmediye Hadimleri

Abone Ol

Ömer Faruk Bayram

Abone Ol

Katılım,Takip,Yorum,Beğeni,Paylaşım Yapmayı Unutmayınız.

Twitter'da Biz

Fıkıh Soru Cevap

Takip Et

Duyurularımızı ve haberlerimizi buradan takip edebilirsiniz.

Facebook'ta Biz

Videolarımızı buradan takip edebilirsiniz.

Arkadaşı Ekle

Katılım,Takip,Yorum,Beğeni,Paylaşım Yapmayı Unutmayınız.

Telegram Kanalımız

İletişim

Şah Telegram

Bizimle tanışmak için buradan iletişim kurabilirsiniz.

Hakkımızda
Dava Adamı Nasıl Olunur?

Dava adamı, davasına inanan, davasını anlayan, davasını kendi hayatında fiilen yaşayan ve gücü nispetinde davasını başkalarına anlatan, itikat ve amel sahibi kimsedir. Pratik hayatı, inandığı ve savunduğu dava ile çelişen ve çatışan bir kimse, dava adamı olamaz. Rabbimiz, dava adamından kendi davasını nefsinde hakim kılmasını istemekle birlikte, davasını kendi hayatına hakim kılamamış, “dava adamı taslağı”nı akılsızlıkla, ahmaklıkla vasıflandırmıştır.

Dava adamı, hayatın her cephesinde İslam’ın metodunu uygulayarak insanları Allah (c.c.)’a kul olmaya davet edendir. Gaye, Rabbe kul olmaktır. Sadece O’na ibadet etmektir. Davranışta, insani ilişkilerde, fikirde, kısaca hayatın bütün yönlerinde Allah (c.c.)’a kul olmak… İşte dava bu, dava adamı da bunu uygulayandır. Bu da kolay olmayacaktır. Hevayı Hüda’ya feda etmekle bunu başarabiliriz.

İyiliğe davet edip de iyilikten kaçmak, iyilik yolunda olanlara karşı çıkmak, sadece dava adamlarında değil, bizzat davasının kendisinde şek ve şüphe afetlerinin belirmesine sebep olur. Zaten umumi efkarı karıştıran, kalpleri şüpheye düşüren de budur. Zira halk, bir kimseden güzel bir söz işitir de çirkin fiiller müşahede ederse, söz ile iş arasındaki bu ayrılıktan tereddüte kapılarak, itikadın ruhlarında alevlendirdiği meşaleler söner. İmanın kalplere serptiği nurlar kaybolur. Bir insan, ağzından çıkan sözün canlı bir tercümanı, konuştuğunun müşahhas bir numunesi olmadıkça, söylendiğinin hakiki bir temsilcisi olamaz. Bir kimseye itimat eden de bulunmaz. Ancak bu hallerden kurtulup, içi ile dışı bir olduğu takdirde, sözler parlak, kelimeler cazip olmasa da, halkın imanı ve güveni temin edilebilir. Zira o zaman kelimeler kuvvetini nağmelerden değil, bizzat hakikatten alır. Sözün güzelliği parlaklığında değil, sadakatinden ötürüdür. Bu nedenle diyoruz ki, dava adamı, kendi davasının canlı tercümanıdır.

Bize Mesaj Gönderin

© , Şah By Ehlisun.Net All rights reserved